Ayşe Teyze, zamanında ailesi tarafından okutulmayan bir çocuk olarak, hayatını hep okumadan ve yazmadan sürdürdü. Ancak 65 yaşında, hayatının yönünü değiştirmek ve okuma yazma öğrenmek için öğrencilere ilham olma yolculuğuna başladı. Onun bu kararı, pek çok insan için cesaret verici bir örnek oluşturarak, öğrenmenin yaşı olmadığını bir kez daha kanıtlıyor. İnsanların sosyal dışlanmaya maruz kaldığı ve eğitimin hâlâ birçok yerde erişim zorluğu oluşturduğu bir dünyada, Ayşe Teyze’nin hikayesi, herkesin kendi potansiyelini keşfetmesi adına önemli bir mesaj taşıyor.
Ayşe Teyze, 1958 yılında küçük bir köyde dünyaya geldi. Ailesinin maddi durumu, onu eğitim hayatından mahrum bıraktı. Çocukluk döneminde okula gitme fırsatı bulamadı; bu nedenle, eğitimle ilgili hayalleri hep yarım kaldı. Okuma yazma bilmeyişinin hayatında oluşturduğu zorlukları çok iyi biliyordu. Bunu yalnızca kendi hayatında değil, sosyal hayatta da sıkça hissetti. Özellikle büyük şehirlerde, kütüphaneye gidişlerde ya da bir yere adım atarken gazeteyi, dergiyi okuma isteği, onu hep rahatsız etti. Bu eksiklik, Ayşe Teyze için sadece kişisel bir durum olmaktan çıkmış, toplum içinde de dışlanma hissini doğurmuştu. Yaşadığı köyde, okuma yazma bilmeyen birçok insan vardı ve Ayşe Teyze, bu durumu değiştirebilmek için bir adım atmaya karar verdi.
2023 yılına gelindiğinde, Ayşe Teyze, hayatında bir değişiklik yaratmak için yerel bir kursa kaydoldu. Yerel yönetimin düzenlediği ücretsiz okuma yazma kursları, onun için bir umut ışığı oldu. Başlangıçta kendine çok güvensiz hissediyordu; çünkü kendisiyle yaşıt olan birçok kişi kursa katılmış, onlarla birlikte bir araya gelmek ve eğitim almak onu oldukça endişelendiriyordu. Ancak zamanla cesaretini toplayarak derslere katıldı. Zamanla, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla iç içe geçerek kendini geliştirmeye başladı. Her harfi bir adam kadar büyük, her kelimeyi bir yolculuk gibi görerek yeni bir dünyanın kapılarını aralamaya başladı.
Ayşe Teyze, hafta içi her gün kursa düzenli bir şekilde katılmaya başladı. Öğretmeni, onun azmi ve hırsı karşısında etkilenmişti. Bazen derse katılan çocuk öğrenciler bile, onun bu kararlılığından ilham alıp daha çok çaba harcıyorlardı. Ayşe Teyze’nin bu hikayesi, eğitimde yaşın bir engel olmadığını, insanların hangi yaştan olursa olsun öğrenme isteğinin önem taşıdığını gösteriyordu. Öğrenme sürecinde yaşadığı zorlukların yanı sıra, sevinçli anlar da yaşıyordu; harfleri doğru yazdığında ya da ilk cümlesini kurduğunda hissettiği mutluluk, tarifsizdi.
Ayşe Teyze’nin okuma yazma kursunda edindiği deneyimler, sadece onun için değil, köydeki diğer insanlar için de ilham kaynağı oldu. Onun çabasını gören komşuları, kendi çocuklarının eğitimine daha fazla önem vermeye başladılar. Bu durum, Ayşe Teyze için ayrı bir motivasyon kaynağı oldu ve onu daha çok çabalamaya teşvik etti. Her yeni haftada, öğrenmenin getirdiği sevinç ve özgüvenle dolarak geldikleri derslerde öğrendiği harfler, büyüleyici bir tabloya dönüşüyordu. Her harf, geleceginin temelleriydi ve Ayşe Teyze, bu temelleri inşa etmekten geri durmuyordu.
65 yaşında olan Ayşe Teyze, bu süreçte birçok zorluğun üstesinden gelmeyi başardı ve okuma yazma öğrenmekle kalmayıp, kendine bir gelecek inşa etti. Gelecekte, bu bilgiyi kullanarak köydeki diğer insanlara da yardımcı olmayı ve onlara eğitim konusunda rehberlik yapmayı hayal ettiğini ifade ediyor. Eğitim, yalnızca birey için değil, toplum için de bir dönüşüm yaratma potansiyeline sahip. Ayşe Teyze’nin hikayesi, sadece bir kişinin üstesinden gelebileceği zorlukları anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda eğitim ve bilgi edinmenin ne kadar değerli olduğunu da gösteriyor.
Sonuç olarak, Ayşe Teyze’nin hayat hikayesi, herkes için bir ilham kaynağı olmuştur. Okuma yazma öğrenme kararı, onun için bir dönüm noktası ve kişisel gelişim yolculuğunun başlangıcını oluşturdu. Eğitim, her yaşta herkesin hak ettiği bir haktır ve hiçbir zaman geç değil. Ayşe Teyze gibi cesur bireyler, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için gereken değişimin öncüsü oluyor. Onun azmi, genç nesillere de bir örnek teşkil etmekte, "Öğrenmek için bir yaş yoktur" mesajını akıllara kazandırmaktadır. Hayat boyu öğrenen, paylaşan ve öğretmeyi seven bir toplum yaratmak, en büyük hedefimiz olmalıdır.