Bozulan bir aile yapısı, kaybolan bir evlat ve bir babanın yüreğini dağlayan acı... Bu cümlelerin her biri, yürekleri burkan bir hikayenin parçaları. Son günlerde gündemde yer eden, acılı bir babanın serüvenine tanıklık etmek için yollarına çıkalım. Babası, iki ay önce son kez "Doktora gitti" dediği çocuğunun neden kaybolduğunu anlamak için her gün onlara tanık olan mahalle sakinleriyle konuşuyor. Fakat bu sıradan bir kayboluş değil, dikkat çekici bir sırla dolu bir dram. Bu olayın her ayrıntısı, basit bir kaybolma hikayesinden çok daha fazlasını içeriyor.
Baba Ahmet, yirmi yılı aşkın süredir aynı mahallede yaşayan, ailesini tek başına geçindirmeye çalışan bir işçi. Oğlunun başına gelen felaketten birkaç ay önce, Ahmet'in oğlu Ali’nin sağlığıyla ilgili bazı endişeleri vardı. Ahmet, oğlu Ali’nin yavaş yavaş içine kapanmasından ve yeme alışkanlıklarından endişeleniyordu. Fakat Ahmet, evladının kaybolduğu akşam saatine kadar her şeyin normal olduğunu düşündü. Ali, babasına "Doktora gideceğim" dediğinde, hiç kuşkuya kapılmamıştı. Elinde sadece bir çanta ile evinden çıkan Ali, o günden beri bir daha geri dönmedi. Ahmet, oğlunun gidişini izlerken içindeki korkunun her gün büyüyen bir kabusa dönüştüğünü hissetti.
Ali'nin kayboluşu, sadece Ahmet için değil aynı zamanda tüm mahalle için büyük bir şok oldu. Mahalleli, yıllardır birlikte yaşadıkları bu aile için büyük bir üzüntü içindeydi. Polis ekipleri kaybolan gencin peşine düştü, mahalledeki güvenlik kameraları tarandı, ancak hiç bir iz bulunamadı. Bütün bu süreçte Ahmet’in gözyaşları ve çaresizliği, herkesin yüreğini burktu. Ancak günler geçtikçe oğlunun geri döneceğine olan inancı, ona güç verdi.
Ahmet, diğer ebeveynlere umut ışığı olmak adına, sürekli sosyal medya platformlarında oğlunun fotoğrafını paylaşarak, insanlara onun bulunmasına yardımcı olmalarını istedi. “Doktora gitti, gelecek diyorum" ifadesi, onun yalnızca bir baba olarak değil, aynı zamanda umudunu kaybetmemek için sarıldığı bir ipti. Öncelikle kendi acısına, sonra onun ardında bıraktığı sorulara yanıt aramaya başladı. Oğlunun iyi olduğu konusunda kendini sürekli ikna ederken, başka bir yandan toplumun infialine sebep olan bu kayboluşun ardındaki gizemin peşine düştü. "Oğlumun sırtında bir çanta vardı, belki özel bir şey bulmuştur" diye düşünürken, belki de başka bir dünya ile bağlantısı olabileceğini göz ardı etmedi.
Haftalar süren aramalar, sürekli olarak kaybolan gençlerin durumu ve bir yanıyla sosyal sorumluluk projeleri kapsamında sürekli gündeme gelen kaybolmuş çocuklar meselesini yeniden alevlendirdi. Ahmet'in azmi, birçok insanın dikkatini çekti. O, toplumda sadece oğlunun değil, kaybolan diğer çocukların da sesini duyurmaya çalışıyordu. Birçok yerel gazete ve haber kanalları, Ahmet'in duygusal hikayesini yayınladı. Sadece kendi evladı değil, aynı zamanda diğer kaybolan çocuklar için de yapılacak herhangi bir şeyin altını çiziyordu.
Ahmet, "Oğlum Ali, kaybolmuş olabilir ama ben her gün onu düşünerek yatağında geri geleceğine inanıyorum" sözleriyle, içindeki sevgi ve özlemi dile getirdi. Kendisiyle bağlantıya geçen diğer ailelerin hikayelerini dinleyerek, onların yaşadıkları acılara ortak olmaya çalıştı. Kendi oğlu için yapılan tüm aramalar gibi, diğer kaybolan çocuklar için de mutlaka bir çözüm bulunacağına inanıyordu. Acılı baba, sadece kendi öyküsünün değil, aynı zamanda tüm alevlenmiş kaybolmuş çocuk hikayelerinin anlatılmasına vesile olmak istiyordu.
Son tahlilde, Ahmet’in umudu, birçok kişinin gözyaşlarını dindirdi ve bu kötü olayın ardından toplumsal bir duyarlılık oluşturdu. "Doktora gitti, gelecek diyorum" cümlesi, bir baba olarak umut dolu bakış açısını vurgularken, aynı zamanda toplumda kaybolmuş bir çok çocuğun sesi olmayı da başardı. Kayıp hikayeleri, sadece birer istatistik değil, her biri birer insan, birer gerçek yaşam öyküsü olarak karşımıza çıkıyor. Ahmet’in hikayesi, benzer durumdaki diğer aileler için bir umut kaynağı oldu ve toplumda kaybolan çocuklara karşı duyulan farkındalığı artırdı.
Baba Ahmet’in acılı ve umut dolu hikayesi, sadece ulusal değil, uluslararası düzeyde de yankı uyandırarak, kaybolan çocukların durumu üzerine dikkatleri çekmiş durumda. Farkındalık oluşturmak adına başlatılan kampanyalar sonucunda daha fazla insanın sesi duyuldu, kaybolan çocukların ailelerine destek olunmasına yönelik çalışmalar hız kazandı. Ahmet, hala umudunu canlı tutmakta kararlı; "Oğlum mutlaka dönecek" sözleri, bir süre sonra sadece kaybolan bir çocuğun babası olmanın ötesinde, bir toplumun geniş acısının yansımasını da temsil etmeye başladı.