Bahar Aksu cinayeti, Türkiye’nin gündemini sarsan olaylardan biri olarak tarihe geçti. 2021 yılında İzmir’de gerçekleşen bu trajik olayda genç bir kadının hayatını kaybetmesi, kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı. Bahar Aksu’nun cinayeti sonrası yürütülen soruşturma ve dava süreci uzun ve çetrefilli bir yol aldı. Nihayetinde, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi, cinayeti işleyen dört sanığa müebbet hapis cezası verilmesine hükmetti. Bu karar, aile ve toplum için bir nebze olsun adaletin sağlanması anlamına geldi.
Bahar Aksu’nun cinayeti, 2021 yılının Eylül ayında yaşandı. Genç kadın, arkadaşlarıyla geçirdiği bir akşam sonrası evine dönerken gizemli bir şekilde kayboldu. Aksu'nun ailesinin başlattığı arama çalışmaları sonucunda, cesedi ormanlık bir alanda bulundu. Olayın ardından yapılan otopsi, genç kadının darp edildikten sonra boğazının kesilerek öldürüldüğünü ortaya koydu. Aile ve yakınları, Bahar’ın cinayetinin faillerinin bulunması için yetkililere çağrıda bulundu. Polis, ilk olarak Bahar’ın son görüştüğü kişilerle irtibat kurarak soruşturmayı derinleştirdi. Çeşitli kamera kayıtları ve tanık ifadeleri doğrultusunda, olayla bağlantılı olduğu düşünülen dört kişi, kısa sürede gözaltına alındı. Bu kişiler, Bahar Aksu’nun cinayetinde karıştıkları iddiasıyla yargı sürecine dahil oldu. Yargılama süreci boyunca, sanıklar ifadesinde çelişkili bilgiler vererek, hem kendilerini hem de birbirlerini suçlamaktan geri durmadılar. Mahkeme süreci, medyanın ve kamuoyunun da dikkatini çekti. Annesi, baharın cinayetinde gözyaşları içinde 'Adalet istiyorum!' diye haykırdı ve ailenin destekçileri, duruşmalar sırasında mahkeme önünde gösteri düzenleyerek katillerin cezalandırılmasını talep ettiler. Mahkeme duruşmaları, adalet arayışının ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gözler önüne serdi. Dava, sadece Aksu ailesi için değil, aynı zamanda kadın cinayetlerine karşı savaşan çeşitli sivil toplum kuruluşları için de sembolik bir anlam taşıyordu.
Nihayetinde, 4 sanık hakkında verilen müebbet hapis cezası, hukukun üstünlüğünün ve adaletin sağlandığına dair bir mesaj niteliği taşıdı. Mahkeme, her bir sanığın ağır ceza ile cezalandırılmasının, yalnızca Bahar Aksu’nun değil, toplumda yaşanan benzer olayların da önlenmesine katkıda bulunacağını belirtti. Bu, özellikle kadın cinayetleri konusunda toplumsal duyarlılığı artırma yönünde önemli bir adım olarak değerlendirildi.
Bu kararla birlikte, kadın cinayetlerinin önlenmesine yönelik toplumsal duyarlılığın artması ve benzeri olayların yaşanmaması için kamuoyunda daha fazla sesin duyulmasının gerekliliği vurgulanmış oldu. Bahar Aksu’nun cinayeti, yalnızca bir öldürme olayı değil, aynı zamanda sisteme ve toplumun değerlerine dair derin bir sorgulama ve kendine gelme çağrısı oldu. Ailenin ve destekçilerin mücadelesi, birçok kadının yaşadığı benzer sorunların gün yüzüne çıkmasına sebep olmuş, bu gibi olayların önüne geçilmesi için bir farkındalık yaratmıştır.Adaletin yerini bulması, Bahar Aksu ve onun gibi hayatları hunharca sonlandırılan diğer kadınlar için bir umut ışığı olurken, bu tür olayların son bulması için toplumsal mücadelenin devam etmesi gerektiğinin altı bir kez daha çizildi. Unutulmamalıdır ki, bir kadının hayatına son vermek, toplum olarak hepimizi derinden yaralar ve adaletin sağlanması, herkesin sorumluluğundadır. Bu bağlamda, kadın cinayetleriyle mücadele toplumun her kesiminden destek ve katılım gerektirmektedir.