25 Ekim 2023 tarihinde, Türkiye’nin Marmara Bölgesi'nde meydana gelen deprem, birçok şehirde panik ve endişeye yol açtı. Saat 14:34’te gerçekleşen depremin merkez üssü Tekirdağ açıkları olarak belirlendi. 4.5 büyüklüğündeki bu sarsıntı, İstanbul’un yanı sıra Bursa, Kocaeli, Sakarya ve hatta Uşak’ta hissedildi. Vatandaşlar aniden meydana gelen bu sarsıntıyla birlikte büyük bir korku yaşadı ve cep telefonlarıyla sosyal medya üzerinden deprem anını paylaştı. Ancak bilim insanları, çeşitli sebepler dolayısıyla bu depremin geçici olduğunu belirtiyor.
Depremin büyüklüğü ilk etapta yürütülen incelemelerle 4.5 olarak tespit edildi. Bu büyüklük, yerel ölçekte önemli bir sarsıntı olsa da, şiddetiyle ilgili açıklamalar, bünyesinde büyütmeden de korku yaratabilir. Birçok kişi, sarsıntı sona erer ermez yaşadıkları anlık paniği sosyal medya platformlarından paylaştı. "Kendimizi hiç hissetmemiştik!" , "İstanbul'da ilk defa böyle hissettim!" gibi ifadeler gözlemlendi. Bu durum, depremin İstanbul’un tarihi ve kalabalık yapısında neden olduğu endişeyi gözler önüne seriyor. Uzmanlar, yapılan yüzeysel çalışmalara göre, yer altındaki fayların hareketlendiğini belirtiyor. Bu da yetkililerin Marmara bölgesinde dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyor.
Deprem sonrası birçok vatandaş, binalardan çıkarak sokaklara döküldü. İlerleyen saatlerde meydana gelen artçı sarsıntılar, ruhsal gerginliği artırdı. İstanbul dahil olmak üzere birçok şehirde, kamu kurumları ve yerel yönetimler durumu kontrol altına almak için çalışmalar başlattı. Deprem sonrası eğlence yerleri ve kalabalık alanlarda güvenlik önlemleri artırıldı. Belediyeler, ilçe genelinde yaşanabilecek yeni sarsıntılara karşı tedbir almaya yönelik toplantılar düzenliyor. Bilim insanları, Marmara bölgesinin aktif fay hatlarının varlığını hatırlatırken, vatandaşların bilinçli ve hazırlıklı olmalarının önemini vurguluyor.
Deprem ve ardından gelen sosyal medyadaki paylaşım akışı, toplumun deprem konusunda duyarlılığını artırdı. Birçok kişi, "Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın (AFAD) depreme karşı hazırlıklı olmamız gerektiğini unutmamalıyız" gibi mesajlar paylaşarak, farkındalık oluşturdu. Bunun yanı sıra, yerel medya kanalları da güvenilir bilgi akışını sağlamak için durumu anlık olarak aktardı. Uzmanlar, depremin ardından tesis edilen iletişimin ve bilgilendirmenin ne denli hayati olduğunu bir kez daha hatırlattı. Marmara bölgesi, Türkiye’nin en yoğun nüfus alanına ev sahipliği yaparken, doğal afetler karşısında alınacak önlemlerin er ya da geç hayata geçirilmesi gerektiği önemle ifade ediliyor.
Sonuç olarak, 25 Ekim Marmara depremini geri dönüşümlü bir olgu olarak değerlendirirken, toplumda deprem kültürünün yerleşmesi için her bir bireye düşen görevlerin olduğunun altını çizmekte fayda var. Unutulmamalıdır ki, her bir sarsıntı, insanlar için bir ders niteliği taşımaktadır ve bu derslerin dikkate alınması, olası büyük felaketlerin önüne geçmek için hayati öneme sahiptir. Marmara’yı sarsan bu deprem, gelecekte karşılaşılabilecek olumsuzluklara yönelik hazırlıklı olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır.